9 Ağustos 2011 Salı

Ahir Zamanın Önemli Şahıslarından Hz. Hızır (as) Şu An Görev Başında



Ahir Zamanın Önemli Şahıslarından Hz. Hızır (as) Şu An Görev Başında
  • Hz. Hızır (a.s.) kimdir?

  • Ahir zamandaki görevleri nelerdir?

  • Hz. Hızır (a.s.)’ın günümüzde görev aldığı önemli olaylar nelerdir?

  • Sayın Adnan Oktar Hz. Hızır (a.s.) ile ilgili olarak neler söylemiştir?

    Yüce Allah, Kuran’ın birçok ayetinde peygamberlerine ve bazı elçilerine özel ilimler lütfettiğini bildirmektedir. Gayb bilgisi, ilm-i ledün, hikmet ve anlatım çarpıcılığı gibi üstün ilimleri dilediği kullarına veren Rabbimiz, bu rahmetiyle hayatlarının her anında olduğu gibi, tebliğleri süresince de elçilerini desteklemektedir.

    Rabbimiz’in peygamberler dışında ilim lütfettiği mübarek şahıslardan biri de Hz. Hızır (a.s.)’dır. Kuran’da ismi açıkça geçmemekle birlikte, Kehf Suresi’nin 65. ayetinde “Katımızdan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve tarafımızdan kendisine bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kul...” şeklinde bildirilen kişinin Hz. Hızır (a.s.) olduğu konusunda tüm Ehl-i Sünnet alimleri hemfikirdir. (Doğrusunu Allah bilir.) Kehf Suresi’nde (65-82 ayetlerde) Hz. Hızır (a.s.) ve sahip olduğu ledün ilmi haber verilmektedir. Hadislerden; ayetlerde anlatılan bu mübarek kişinin Hz. Hızır (a.s.) olduğu anlaşılmaktadır. Yüce Allah’ın seçtiği ve çeşitli ilimler lütfettiği bir kul olan Hz. Hızır (a.s.) önemli olaylar ve durumlarda ortaya çıkar.

    Hz. Hızır (a.s.) Yüce Allah’ın Özel İlimler Lütfettiği Bir Kuldur 

    Allah’ın Kuran’da “ilim sahibi” olarak bildirdiği Hz. Hızır (a.s.), “İlm-i ledün” adı verilen ilmin sahibi mübarek bir şahıstır. Allah’ın seçtiği kişilere vermiş olduğu özel bir ilim olan “İlm-i ledün” -bir başka ifadeyle “ilm-i batın”- sahibi kişiler, Allah’ın verdiği ilham ile gaybın bilgisine sahip olan özel kişilerdir. Rabbimiz’in takdir ettiği kadarıyla, olayların gidişatını ve gelecekteki sonuçlarını önceden bilir, buna göre hareket ederler. Konuyla ilgili bir ayet şu şekildedir:

    “Derken, Katımızdan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve Tarafımızdan kendisine bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kulu buldular.” (Kehf Suresi, 65)

    Allah, Hz. Hızır (a.s.)’a Kendi Katından üstün bir ilim vermiştir. Kuran’da Hz. Musa (a.s.)’ın Hz. Hızır (a.s.) ile buluştuğu, kendisiyle beraber bir yolculuğa çıktığı ve Rabbimiz’in Hz. Hızır (a.s.)’a vahyettiği ilimden faydalanmak istediği de detaylı olarak bildirilmiştir. (Kehf Suresi, 66) Hz. Hızır (a.s.), Hz. Musa (a.s.) ile yolculuğa çıkmayı kabul ettikten sonra Hz. Musa (a.s.)’ın eğitimine vesile olacak birkaç olay yaşanmıştır. Hz. Musa (a.s.), Hz. Hızır (a.s.)’ın sahip olduğu ledün ilmini bilmemesi sebebiyle, Hz. Hızır (a.s.)’ın ilk anda hatalı ve garip gibi görünen bazı davranışlarını yadırgayarak ona bunların sebeplerini sormuş ve bazı yorumlarda bulunmuştur. Fakat ayrılacakları vakit gelip Hz. Hızır (a.s.)’dan yaptıklarının asıl sebeplerini öğrenince, Hz. Hızır (a.s.)’ın bunları belirli hikmetlere yönelik olarak yaptığını anlamıştır. (Kehf Suresi, 78-82)

    Kuran’da haber verilen Kehf kıssasının yanısıra bazı ayetlerde, hadislerde, İslam alimlerinin çeşitli açıklamalarında ve İslam tarihi kaynaklarında, Hz. Hızır (a.s.)’ın dönem dönem peygamberlere ve Allah’ın salih kullarına yardımcı ve destekçi olduğuna yönelik bazı bilgiler de yer almaktadır. (Doğrusunu Allah bilir.)

    Hz. Hızır (a.s.)’ın, İstediğinde Zamanın ve Mekanın Dışına Çıkabilme ve Şekil Değiştirme Özelliği Vardır

    Hz. Hızır (a.s.) Yüce Allah’tan bir lütuf olarak zaman ve mekan dışına çıkabilme özelliğine sahiptir, Kendi isteğine bağlı olarak bazen insan bazen de ruh halini alabilir. Hz. Hızır (a.s.) bu özelliği ile meleklere benzer. Çünkü tıpkı melekler gibi boyut değiştirebilir. Aniden dünya boyutundan çıkıp başka bir boyuta geçebilir veya çok hızlı olarak yeniden dünya boyutuna girebilir. Bir insan görünümünü aldığı zamanlarda bile, bir yere girdiği zaman aldığı görünüm ile oradan çıkarken kazandığı fiziksel görüntü birbirinden farklı olabilir. Aniden eşya haline gelebilir veya bitki görünümü kazanabilir.

    Nitekim Kuran’da Hz. Hızır (a.s.)’ın Hz. Musa (a.s.)’ın döneminde de saray içinde görevli olduğuna dair işaretler vardır. Bilindiği gibi Hz. Musa (a.s.), Mısır halkından birisini yanlışlıkla da olsa öldürmüş, Firavun ve önde gelenler de Hz. Musa (a.s.)’ın cezalandırılmasını ve hatta öldürülmesini görüşmeye başlamışlardır. Fakat bu konuşmaları duyan bir kişi Hz. Musa (a.s.)’a gelerek onu uyarmış ve Hz. Musa (a.s.)’a şehirden ayrılıp Mısır’dan uzaklaşmasını bildirmiştir. Hz. Musa (a.s.)’ı uyaran ve aniden Hz. Musa (a.s.)’ın karşısına çıkan bu kişi Hz. Hızır (a.s.)’dır (Doğrusunu Allah bilir). Konuyla ilgili ayetler şöyledir:

    “Şehrin öbür yakasından bir adam koşarak gelip dedi ki: “Ey Musa, önde gelenler, seni öldürmek konusunda aralarında görüşmektedirler, artık sen çık git; gerçekten ben sana öğüt verenlerdenim. “Böylece oradan korku içinde (çevreyi) gözetleyerek çıkıp gitti: “Rabbim, zalimler topluluğundan beni kurtar” dedi. (Kasas Suresi, 20-21)

    Hz. Hızır (a.s.) Kuran’da bildirildiği gibi bazen herhangi bir yerde, herhangi bir kişi olarak insanların karşısına çıkabilir veya insanlarla selamlaşıp konuşabilir, fakat insanlar Hz. Hızır (a.s.)’ı tanıyıp anlayamazlar. Çünkü Yüce Allah’ın Hz. Hızır (a.s.)’a emrettiği görev gereği, onun kendisini insanlara tanıtma sorumluluğu yoktur.

    Hz. Hızır (a.s.) İslam’a İleride Zarar Vereceğini Düşündüğü Kişileri veya Cisimleri Etkisiz Hale Getirmekle Mükelleftir

    Hz. Hızır (a.s.)’ın bir özelliği de İslam’a ileride zarar vereceğini düşündüğü kişileri veya cisimleri etkisiz hale getirmektir. Etkisiz hale getireceği cisim bir bina, bölge veya arazi olabilir. Kuran‘da Hz. Hızır (a.s.)’ın Hz. Musa (a.s.) ile yolculuğu sırasında bu özelliğine dikkat çekilmiştir:

    “Böylece ikisi yola koyuldu. Nitekim bir gemiye binince, o bunu (gemiyi) deldi. (Musa) Dedi ki: “İçindekilerini batırmak için mi onu deldin? Andolsun, sen şaşırtıcı bir iş yaptın.” (Kehf Suresi, 71)

    Bu olayda Hz. Hızır (a.s.) bir gemiyi delmiştir. Ancak bu gemiyi delmesinin çok önemli birkaç nedeni vardır. Kuran’da Hz. Hızır (a.s.)’ın bu davranışının sebebi de açıklanmaktadır:

    “Gemi, denizde çalışan yoksullarındı, onu kusurlu yapmak istedim, (çünkü) ilerilerinde, her gemiyi zorbalıkla ele geçiren bir kral vardı.”(Kehf Suresi, 79)

    Kuran’da dikkat çekilen bu örnekte olduğu gibi Hz. Hızır (a.s.), cisimleri isterse kullanılmaz hale getirdiği gibi İslam’a ve din ahlakına ileride zarar vereceğini düşündüğü veya böyle bir yapıda gördüğü bir insanı da işlevsiz hale getirebilir. Bu bakımdan Hz. Mehdi (a.s.)’ın kan akıtmayan özelliğinin tam karşıtıdır. Hz. Mehdi (a.s.) Yüce Allah emrettiği için kan dökülmesine şiddetle karşıdır, şefkatli ve merhametlidir, uyuyan kişiyi dahi uyandırmaz. Ama Hz. Hızır (a.s.) İslam muhaliflerine karşı Yüce Allah’ın emrettiği vazife o kişiyi etkisiz hale getirmekse bunu hiç tereddüt etmeden yerine getirir. “Böylece ikisi (yine) yola koyuldular. Nitekim bir çocukla karşılaştılar, o hemen tutup onu öldürdü. (Musa) Dedi ki: “Bir cana karşılık olmaksızın, tertemiz bir canı mı öldürdün? Andolsun, sen kötü bir iş yaptın. (Kehf Suresi, 74) ayetinde bu gerçek haber verilmiştir. Hz. Hızır (a.s.) bu olağandışı olayları ve işleri yaparken, sürekli zamanın içine girip çıktığı ve suret değiştirdiği için bulunması, tespit edilmesi de mümkün değildir

    Kimseye Fark Ettirmeden Çok Farklı Grupların İçinde Yer Alabilir

    Hz. Hızır (a.s.)’ın bir diğer özelliği istediği her dili anında konuşmasıdır. Bu nedenle farklı milletlerin içine dikkat çekmeden rahatlıkla girebilir. Görevleri bazen Müslüman bir grubun içinde yer almayı bazen de devletlerin içinde yer almayı gerektirebilir. Nitekim devlet içinde görev yaptığına Kuran’da (Kasas Suresi, 20-21) dikkat çekilmiştir. Ayetlerde Hz. Musa (a.s.)’ın döneminde “sarayın içinden koşarak bir kişi gelmesi” ve Hz. Musa (a.s.)’a “ileri gelenlerin onu öldürmek üzere karar aldıklarını bildirmesi” Hz. Hızır (a.s.)’ın Firavun’un derin devletine mensup bir şahıs olduğuna işaret etmektedir (Doğrusunu Allah bilir). Bu kişinin Hz. Musa (a.s.)’a kaçmasını bildirmesinden sonra Hz. Musa (a.s.)’ın bu şahsı bir daha görmemesi de bu şahsın Hz. Hızır (a.s.) düşündürmektedir.

    Yüce Allah Ahir Zamanda Hz. Hızır (a.s.)’a Çok Önemli Görevler Vermiştir

    Hz. Hızır (a.s.), Hz. Mehdi (a.s.)’ın Önündeki Engelleri Kaldıracaktır


    Bediüzzaman Hazretleri eserlerinde Hz. Mehdi (a.s.)’ın aynı anda, “SİYASET MEHDİSİ, SALTANAT MEHDİSİ VE DİYANET MEHDİSİ” olarak üç özelliğe birden sahip olacağını ve bu üç alanda birden Mehdilik yapacağını söylemiştir. Ancak Hz. Mehdi (a.s.) dünyadaki siyasi yapılanmayı hiçbir şekilde yönlendirmez, Siyaset ile ilgili çalışma yapar fakat herkesin bildiği klasik anlamda siyasetle ilgilenmez. Evinden idare eder. Hz. Hızır (a.s.) ise dünya devletinin, dünya hükümetinin başıdır. Dünyada iki tane hükümet vardır; biri deccalin hükümeti, diğeri de Allah taraftarlarının hükümetidir. Hz. Hızır (a.s.) bu hükümetin toplantılarını yapar, yıkılacak, kurulacak devletleri belirler ve İslam Birliğinin kurulması için Hz. Mehdi (a.s.)’ın önündeki engelleri Allah’ın izniyle ortadan kaldırır.

    Hz. Hızır (a.s.), İslam Ahlakının Dünya Hakimiyeti, Hz. Mehdi (a.s.)’a ve Müslümanlara Karşı Olanların Manen Ezilmesi Gibi Çok Önemli Konularda Görev Alır

    Yüce Allah Hz. Hızır (a.s.)’a çok önemli konularda görev verir. Günümüzde en aciliyetli konu Kuran ahlakının dünya hakimiyetidir. Hz. Hızır (a.s.) bu konunun Yüce Allah’ın dilediği biçimde gerçekleşmesi için ahir zamanın önemli şahısları olan Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.) karşıtlarının manevi olarak ezilmesinde görev alır. Hz. İsa (a.s.)’ın düşmanlarının fikren ezilmesini, Hz. Mehdi (a.s.)’a karşı olanların mağlup olmasını, kilit noktalardaki İslam karşıtlarının ve Müslümanları durdurmaya çalışanların yenilmesini sağlar.

    ŞU AN DÜNYAYI YÖNLENDİREN, HZ. İSA (A.S), HZ. HIZIR (A.S.) VE HZ. MEHDİ (A.S.)’DIR

    Günümüzde Hz. İsa (a.s.), Hz. Hızır (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.) beraber hareket ederek, dünyayı, İslam ahlakının hakim olması için yönlendirmektedirler. Hz. İsa (a.s.), Hz. Hızır (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.) savaşların ve özellikle büyük hazırlık yapılan Armageddon Savaşı’nın durdurulmasına vesile olmuşlardır. Dünyada Armageddon Savaşı’nın çıkması için önce Irak’ta savaş başlatılmış, ardından da daha kapsamlı kan dökülmesi ve savaşın tüm Ortadoğu’ya yayılması planlanmıştı. Fakat Hz. İsa (a.s.)’ın, Hz. Mehdi (a.s.)’ın ve Hz. Hızır (a.s.)’ın gayretleriyle bu savaş durdurulmuştur. Dünyadaki olaylar şu an Hz. İsa (a.s.)’ın ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın duasıyla yönlenmektedir.

    Hz. Hızır (a.s.) da Türk-İslam Birliği’nin kurulması için büyük görevler üstlenmiştir. Bu birliğin kurulması için sosyal olayları yönlendirmekte, büyük olaylar gerçekleştirmekte, Müslümanların önündeki bütün engelleri kaldırmaktadır. Allah’ın izniyle Müslümanların, Hz. Mehdi (a.s.)’ın, Hz. İsa (a.s.)’ın yardımcısı olarak görevini eksiksizce yerine getirmektedir.

    Sayın Adnan Oktar 3 Mayıs 2011 tarihli A9 TV Röportajında 11 Eylül Olayında Hz. Hızır (a.s.)’ın Görevli Olduğunu Anlatıyor

    SUNUCU:
     Hz. Hızır (a.s.) bina yıkar” demiştiniz. Hocam, 11 Eylül’de Dünya Ticaret Merkezi’nin yıkılması da sürpriz olarak değerlendiriliyor. Hocam, Hz. Hızır (a.s.) orada görev yapmış olabilir mi?”

    ADNAN OKTAR: Allahualem. Çünkü teknik olarak, o bina o şekilde yıkılamaz. Çok binaya uçak çarpar hiçbir şey olmaz. Uçak girer o katta yangın olur, bina öyle kum gibi dağılmaz, öyle bir olay olmaz. Diğer bina da çok güçlü betonarme yapı. Teknik olarak bir uçağın çarpmasıyla, öyle çökmesi mümkün değil. Çünkü böyle büyük binalarda, o kadar çok yangın oluyor ki, bütün kat yanabiliyor, iki kat yanıyor. Savaşlarda gördünüz, Lübnan savaşında gördünüz, cayır cayır yanıyor. Uçak da çarpar. O katlar yanar o kadar, bina çökmez. O konuda işin doğrusuna bakacak olursak, hani diyorlar ya “CIA yaptı, bomba yerleştirdi bütün katlara, dinamit yerleştirdi” diyorlar. “Onun olması için, tonlarca dinamite ihtiyaç var” diyorlar. Biz dedik ki; Dinamit minamit yerleştirilmedi. Hz. Hızır (a.s.)’ın yıkışı, başka bir şey değil olay. Yani olay bu. Tonlarca dinamit, binaya sokulamaz. Çünkü uçak çarpmasından sonra, bina yıkılmadan önce altta, çok büyük patlamalar başlıyor. Binaya öyle tonlarca dinamit sokulsa, halk görmez mi, insanlar görmez mi? Kamyon hesabıyla dinamit gerekiyor. Öyle bir şey yok. Kamyon hesabıyla yani.

    Doğrudan, Hz. Hızır (a.s.)’ın yıkmasıdır. Kaderde, belirli günü var, belirli saati vardır, olayın tamamı metafiziktir. Uçağın yolcuları olayı; öyle adamlar da yok, listede veriyorlar ya, öyle bir olay da yok. İşin doğrusu; “Pentagon’a çarpan uçak” diyorlar, oraya uçak da çarpmamış. Büyük bir patlama oldu, büyük bir yıkım oldu, bir şey çarptı, şu an ne çarptığını bilemiyorlar. Uçağın hiçbir şekilde enkazı yok, bakın fotoğraflara hiçbir şey göremezsiniz. Diğer çarpan uçak da yolcu uçağı değil, fotoğrafı var yolcu uçağı değil, ikinci uçak değişik, başka bir şey.

    Bir gün yayınlayalım burada, göstereyim, teknik yönden bakın. Olacak iş değil yani her iki teoriyle de olacak iş değil. Ne teröristlerin yapması olayı doğru, çünkü öyle adamlar yok, vaka yok, kişiler yok. Ne de CIA’in, katlara bomba yerleştirmesi olayı, her ikisi de doğru değil. Bu, kastedilen tarihi bir olaydır, vakti gelmiştir, olmuştur. Hz. Hızır (a.s.)’ın organizasyonudur, Hz. Hızır (a.s.)’ın organize ettiği bir şeydir.

    Bu makale, İlmi Araştırma Dergisi 86. sayı (Ağustos 2011) 56. sayfada yayınlanmıştır.

  • Hiç yorum yok:

    Yorum Gönder